Gün 9 ve 10 – Notlar

Berbat hayat sürüyor. Soğuk odamdan yazıyorum. Anneme odun kırmamasını söylememe rağmen bugün tekrardan böyle bir şeye kalkışması beni o kadar öfkelendirdi ki, bağırıp çağırmak zorunda kaldım. Bir saat boyunca odun kırdım o öfkeyle. Ve şu anda soba yanan oda da oturmayarak artık soba yakma odun kırma ve çıkarma işini tamamen ona bırakarak kendi odama çekilmiş bulunuyorum. Elbette üzüldü ve ben de üzgünüm bu duruma. Hayatta herşeyi kontrol altına alamıyorsunuz demek ki. Akışına bırakmaya karar verdim artık. Tekrar ölmeyi diledim bugün.

Artık kime veya hangi duruma sinirleneceğimi bilmiyorum. Ne olursa olsun tüm sebepler bende son buluyor, sorumlusu benim tüm bunların. On senemi heba etmişim sonuçta ve yaşadığım bu günler onların sonucu değil mi? Peki ya ne yapacağım şimdi? Ya da yaşamaya çalışmak ne katacak bana? Hastalıktan kaçınmak.. Daha çok acı! Yani bu şekilde yaşasam acıdan başka ne geçecek elime? Her şeyi çok umursadığımdan gelmedi mi zaten tüm bunlar başıma. Neden korktum, neden kendimi yetersiz hissettim ki karşıma çıkan fırsatlar karşısında? Nereden geliyor bu özelliklerim, neden böyleyim bilmiyorum. Babasız, annesiz yaşayanlar! Siz çok şanslısınız, inanın!

Planlarıma devam ediyorum hala, odaklanabildiğim kadarıyla. Patlama noktasında olma sebeplerimden biri de buydu zaten. Ben bir şeye odaklanmaya çalışıyorken, tak tak odun kırma sesleri dışarda. Neden böyle anne! Bizim genlerimiz mi desem, karakterimiz mi, neden biz böyleyiz? Kendimden tiksiniyorum bazen.

Öyle iğrenç şeyler yapmışım ki hayatta, ölene kadar beni rahat bırakmayacaklar. Evet, tabi ki her insanın hemen hemen yaptığı hataları vardır ve o hataları yapmalarının bir sebebi. Yine de affedemiyor kendini insan! Kendine yaptıklarını belki affedebilirsin ama ya başkasına? Hayat; en azından benim için, hiç de kutsal değil. Tamamen bir kaos ve iğrenç bir şey. Doğa tabiki de güzel, ağaçlar, kuşlar, hayvanlar.. Güzel insanlar da var elbet. Fakat pek azımız o güzelliği ölene kadar koruyabiliyor sanırım.


Leave a comment